31 Aralık 2013 Salı
2013 kitap bilançom :)
efenim gelelim 2013 yılı kitap açısından bana neler getirmiş onu kayıt altına almaya :)
öncelikle bu yıl çooook fazla ve çooook güzel kitaplar yayınlandığını söylemek isterim...
ben bu sene için de muhteşem kitaplar okudum...
sanırım beğenmediğim kitap sayısı üçü geçmezken, çooook beğendiklerimi saymayı bıraktım çünkü sayılamayacak kadar çok oldu :)
bu yıl tam 167 kitap almışım ( bir kısmı hediye edildi tabi ki ),
90 adet civarın da Harlequin Beyaz Dizi bu sayıya dahil değil efenim :)
peki bilin bakalım ben bu yıl kaç kitap okumuşum????
yazıyorum hazırmısınız ??
tamı tamına 190 adet kitap okumuşum....
halbuki kendime vikitapta koyduğum hedef 155 di... geçen yıl sanırım 150 kitap okumuştum...
o açıdan 5 kitap arttırıp 155 yapmıştım hedefimi amma bir baktım geçmişimmm :)
eğer elimdeki kitabı bu gece saat 24:00 olamadan bitirebilirsem 191 kitap olabilir bu sayı :)
bu kadar çok kitap okumuş olmamın sebebi başta da belirttiğim gibi
bu yıl çıkan muhteşem kitaplar...
o kadar güzellerdi ki elimden bırakamadım çoğunu :)
örneğim bir DUBLİN CADDESİ,bir RUHUN ATEŞİ,bir SAPLANTI, bir EJDERİN TUTKUSU,
bir ŞANS BİLEKLİĞİ, bir KÜÇÜK BİR HAYAL KUR, bir KURTLARA SÖYLE EVE DÖNDÜM,
bir LUX SERİSİ, bir YENİDEN BAŞLAMAK İÇİN GÜZEL BİR GÜN,bir EN KARANLIK TUTKU,
bir ATEŞ LANETİ, bir TUTSAK,bir HAYAL AVCISI,bir AŞKA ADANMIŞ BİR GÜN, bir GÜNAHKARLAR TURNEDE SERİSİ, bir AŞKLARIN SON DURAĞI,
elimden bırakamadan okuduğum kitaplardı :)
bu arada kayıtlarıma göre kütüphanemde 786 kitap var...
veee 2009 yılından beri 803 kitap okumuşum :)
bunları da not düşmesem olmazdı :)
kısaca 2013 yılı kitaplar açısından bereketli bir yıldı...
temennim 2014 bundan da güzel olsun :)
2014 yılında 190 kitabı aşabilmeme sebep olacak muhteşem ötesi kitaplar çıksın :)
daha çoook kitap karakterine aşık olalım :)
daha çok kitap karakterine bağlanalım :)
kitaplarla ilgili ne varsa 2013 yılından çoook olsun 2014 inş. :)
YENİ YIL MESAJIM :)
ben öyle yeni yıl yada sevgililer günü gibi şeylere takılan ve kutlayan biri değilimdir...
ammaaa!! birbirine iyi dileklerde bulunmak,birbirimiz için dualar etmek ve sevgi dağıtmak için bir vesile olduğunu düşünüyorum...
genelde bu tarz özel günlerde insanlar daha bir sevgi dolu oluyorlar!!
keşke 365 gün böyle olsak... herkesin aklı fikri doğru şeylere çalışsa!!!
keşke sevgimiz dünyayı daha iyi bir yer yapsa!!!
2014 yılında da pek bir şeyin değişeceğini düşünmesem de yine de ben yürekten dileklerde bulunmak istiyorum....
öncelikle Rabbim herkesin kalbine sevgi,vicdan ve merhamet versin!!
sonra herkese sağlık,huzur,mutluluk ve neşe versin!!!
Rabbim bu yıl ve daha bir çok yıl kimseyi sevdiklerinden ayırmasın!!!
veee dünyada yaşayan hiç bir canlı aç ve açıkta kalmasın!!! başkasına muhtaç olmasın!!! açlıkla,susuzlukla,dermansız dert ve şifasız hastalıkla terbiye olmasın!!! aklında kalbinde kötülük olanlara Rabbim mani olsun!!
kimse hiç bir canlıya zulmetmesin,taciz ve tecavüzde bulunmasın!!!
bizim koruyamadığımız her canlıyı Rabbim korusun!!!
Rabbim her hastaya şifa versin!!! her yarattığına hayırlı bol rızık,bool kazanç versin!! evlat sahibi olmak isteyene hayırlısıyla evlat sahibi olmayı nasip etsin!!! herkesin evladını bağışlasın ve evlatlarımıza hayırlı ömürler versin!!!vee Rabbim hepimize merhamet etsin!!!
biz kitap severleri de unutmamak lazım her beklediğimiz yazar ve kitap en iyi çeviri,en iyi kapak görseli ve en uygun fiyatla çıksın
herkese mutlu yıllar :)
ammaaa!! birbirine iyi dileklerde bulunmak,birbirimiz için dualar etmek ve sevgi dağıtmak için bir vesile olduğunu düşünüyorum...
genelde bu tarz özel günlerde insanlar daha bir sevgi dolu oluyorlar!!
keşke 365 gün böyle olsak... herkesin aklı fikri doğru şeylere çalışsa!!!
keşke sevgimiz dünyayı daha iyi bir yer yapsa!!!
2014 yılında da pek bir şeyin değişeceğini düşünmesem de yine de ben yürekten dileklerde bulunmak istiyorum....
öncelikle Rabbim herkesin kalbine sevgi,vicdan ve merhamet versin!!
sonra herkese sağlık,huzur,mutluluk ve neşe versin!!!
Rabbim bu yıl ve daha bir çok yıl kimseyi sevdiklerinden ayırmasın!!!
veee dünyada yaşayan hiç bir canlı aç ve açıkta kalmasın!!! başkasına muhtaç olmasın!!! açlıkla,susuzlukla,dermansız dert ve şifasız hastalıkla terbiye olmasın!!! aklında kalbinde kötülük olanlara Rabbim mani olsun!!
kimse hiç bir canlıya zulmetmesin,taciz ve tecavüzde bulunmasın!!!
bizim koruyamadığımız her canlıyı Rabbim korusun!!!
Rabbim her hastaya şifa versin!!! her yarattığına hayırlı bol rızık,bool kazanç versin!! evlat sahibi olmak isteyene hayırlısıyla evlat sahibi olmayı nasip etsin!!! herkesin evladını bağışlasın ve evlatlarımıza hayırlı ömürler versin!!!vee Rabbim hepimize merhamet etsin!!!
biz kitap severleri de unutmamak lazım her beklediğimiz yazar ve kitap en iyi çeviri,en iyi kapak görseli ve en uygun fiyatla çıksın
herkese mutlu yıllar :)
30 Aralık 2013 Pazartesi
KÜÇÜK BİR HAYAL KUR-Susan Elizabeth Phillips yorumum :)
aslında bu yazarın kitaplarının uzun uzun yoruma ihtiyacı yok beee!! tek kelime ile tüm kitabı anlatmak mümkün... o kelimede MUHTEŞEM kelimesi bence...
her kitabı bir diğerinden farklı ve ilginç konularıyla okurken beni benden alıyor efenim :)
hele bu kitaptan bildiğiniz sevgi fışkırıyordu!!!
aman nasıl coştum,naasıll coştum anlatamam... bildiğin iki gündür sevgi saçıyorum bende sağa sola :)
yeri geldi güldüm,yeri geldi efkarlandım,yeri geldi gözlerim yaşardı,yeri geldi ayyyladım ve vayyladım,
yeri geldi mutluluk saçtım kitabı okurken...
dediğim gibi uzun uzun anlatma ihtiyacı hissetmiyorum bu kitabı...
ki anlatırsam çoook spoili bir yorum olur ;)
sadece ALIN ve OKUYUN!!! diyorum....
çünkü kaçırılmaması gereken bir yazar bu!!!
22 Aralık 2013 Pazar
Kurtlara Söyle Eve Döndüm-Carol Rifka Brunt Yorumum :)
"aşk insanı büyütür;
önce hissettirdiği tarifsiz mutluluk
sonra kaybetmenin verdiği derin acıyla…"
efenim son derece harika bir kitabı daha bitirdim...
ismine aşık olarak aldığım bir kitaptı...
iyi ki de almışım!!!
sadece ismine aşık olmakla kalmayıp kitaba da aşık oldum...
ilk sayfayı açtım ve okumaya başladım bir de ne göreyim???
baktım sayfaları çevirip duruyorum... şu na inanın ki!!!
kitabın bir büyüsü var... beni resmen içine hapsetti...
konuya ve karakterlere kapıldım gittim :)
cidden büyülüydü !!!
yazar ne yaptı da kelimeleri bu kadar büyülü hale getirdi bilemeyeceğim ama aferin ona!
çok akıcı bir anlatımı vardı ama olay bununla sınırlı değildi...
karakterler çok güzel kurgulanmıştı...
hikaye çok farklı bir aşkı hatta aşkları anlatıyordu... sadece aşk mı??? tabi ki değil!!!
bir de aile bağlarını, özellikle iki kardeş arasında olan ilişkiyi ve sevgiyi de anlatıyordu...
ve sevginin bize yaptırdıklarını...
bazen sevginin de ezici bir güç olabileceğini,
kalbimizde sevgimizden mütevellit oluşan kıskançlığın nasıl da karanlık
ormanlarda ki kurtlar gibi uluduğunu da anlatıyordu...
ve olayların bizi getirdiği yerde pişmanlıkla ve suçlulukla nasılda kalbimizde ki kurtları gördüğümüzü ve kabullendiğimizi de anlatıyordu...
işte bu nokta da KURTLARA SÖYLE EVE DÖNDÜM dendiğini de anlatıyordu...
bu anlatılanlar için de yazar bir yandan da bize o kadar güzel
aktarmış ki duyguları, karakterlerle beraber hissediyorsunuz...
ben kitabı okurken tüm olayları bir bir aklımda canlandırabildim...
Tobby ve June'un birbirlerine sarıldığı bir sahne de inanın taaa! içimde hissettim
sarılışlarında ki o yoğunluğu, o duygusallığı... içim titredi!!!
karakterlerle, kitapla beraber yaşadığım, beraber hissettiğim, beraber anladığım bir kitap oldu ve
beni benden aldı... içimi ısıttı... yüreğimi titreti
bitirince içim burkuldu... ayrılık çooook zor geldi!!!
eee!! insan okuduğu bir kitaptan daha ne bekler ki değil mi ???
ben tüm beklentilerimi buldum :) darısı başınıza efenimmm :)
OKUYUN!!! bu kitabı kaçmaz ;)
15 Aralık 2013 Pazar
KAÇAK YOLCU-Johanna Linsey yorumum :) ne eğlendim beeee!!!
amandaaa!! amann!!! insan bir tarihi aşk romanında ancak bu kadar eğlenebilir!!!
zaten bu James denen herifin kitabı muhteşem olur diye düşünüyordum.. öyle de oldu...
ama az geldi beee!!! keşke biraz daha uzun olsaydı... ayyy!! bitecek okumasam mı acaba diye baya bir düşündüm dee!!! elimden bırakamadım tabi ve bitti....
bir önceki Tony'nin kitabında bu hikayeye bir giriş vardı... okuyanlar bilir... James kızmızı en tanışması olanaksız yerde tanıdı, ve tabi ki James kızımıza bir anda ilgi duydu amma hatun kayboldu anacım...
işte bu şanssız kızcağız kendi kendine James'in kucağına düştü....
eee!!! şamşeytanından bile kötü olan James bu fırsatı kaçırır mı??? tabi ki kaçırmadı...
canına okudu zavallının... zavallı dediğime bakmayın kız da öyle zavallı bir tip değildi... son derece dişli bir rakipti... ama biraz saftı (kıyamam yaa!! hem de ne saf!)... onun dışında ne istediğini bilen, atak bir hatundu ve sabırsızlığı başına iş açan biriydi... ben çok sevdim bu kızı yaaa!!!en az James kadar ilginç bir karakterdi...
aralarında tutkuyla başlayan bir aşk vardı... gerçi bu aşkı James'in anlaması ve kabullenmesi ya da en azından bunu başkalarına belli etmesi tabi ki uzun sürdü... kızımız da öyle ağlak zırlak bir halde James'in başına aşk aşk diye ekşimedi... hele ikisi arasında ki o çok komik ve acayip diyaloglar beni çooook eğlendirdi...
lafı gediğine koyma konusun da çok başarılıydı ikiside :)
bu arada Mallory sülalesinden sonra Anderson ailesi ile de tanıştık... ben onlara da bittim... kızımız Georgina'nın beş adet bekar ve şirin, sevilesi, en az Mellory'ler kadar ilgi çekici ağabeyi var!!!
onları da sevdim ve önümüzde ki kitaplarda olarla ilgili bir şeyler okumayı sabırsızlıkla bekliyorum...
zaten bir sonra ki kitap kımızın huysuz ağabeyi Warren'ın hikayesi bilginizeee!!!
kısaca demem o ki ; ben resmen kitaba bayıldım... eridim ve bittim!!! çok eğlendim,bool boool güldüm..
ŞİDDETLE TAVSİYE edeceğim bir kitap ve yazar...
Johanna Lindsey'in beğenmediğim bir kitabı olmadı şimdiye kadar....
UMARIM DEVAMI ÇABUK GELİR SERİNİN....
Epsilon duy sesimiiiiii!!!!!!!!!!!!!
zaten bu James denen herifin kitabı muhteşem olur diye düşünüyordum.. öyle de oldu...
ama az geldi beee!!! keşke biraz daha uzun olsaydı... ayyy!! bitecek okumasam mı acaba diye baya bir düşündüm dee!!! elimden bırakamadım tabi ve bitti....
bir önceki Tony'nin kitabında bu hikayeye bir giriş vardı... okuyanlar bilir... James kızmızı en tanışması olanaksız yerde tanıdı, ve tabi ki James kızımıza bir anda ilgi duydu amma hatun kayboldu anacım...
işte bu şanssız kızcağız kendi kendine James'in kucağına düştü....
eee!!! şamşeytanından bile kötü olan James bu fırsatı kaçırır mı??? tabi ki kaçırmadı...
canına okudu zavallının... zavallı dediğime bakmayın kız da öyle zavallı bir tip değildi... son derece dişli bir rakipti... ama biraz saftı (kıyamam yaa!! hem de ne saf!)... onun dışında ne istediğini bilen, atak bir hatundu ve sabırsızlığı başına iş açan biriydi... ben çok sevdim bu kızı yaaa!!!en az James kadar ilginç bir karakterdi...
aralarında tutkuyla başlayan bir aşk vardı... gerçi bu aşkı James'in anlaması ve kabullenmesi ya da en azından bunu başkalarına belli etmesi tabi ki uzun sürdü... kızımız da öyle ağlak zırlak bir halde James'in başına aşk aşk diye ekşimedi... hele ikisi arasında ki o çok komik ve acayip diyaloglar beni çooook eğlendirdi...
lafı gediğine koyma konusun da çok başarılıydı ikiside :)
bu arada Mallory sülalesinden sonra Anderson ailesi ile de tanıştık... ben onlara da bittim... kızımız Georgina'nın beş adet bekar ve şirin, sevilesi, en az Mellory'ler kadar ilgi çekici ağabeyi var!!!
onları da sevdim ve önümüzde ki kitaplarda olarla ilgili bir şeyler okumayı sabırsızlıkla bekliyorum...
zaten bir sonra ki kitap kımızın huysuz ağabeyi Warren'ın hikayesi bilginizeee!!!
kısaca demem o ki ; ben resmen kitaba bayıldım... eridim ve bittim!!! çok eğlendim,bool boool güldüm..
ŞİDDETLE TAVSİYE edeceğim bir kitap ve yazar...
Johanna Lindsey'in beğenmediğim bir kitabı olmadı şimdiye kadar....
UMARIM DEVAMI ÇABUK GELİR SERİNİN....
Epsilon duy sesimiiiiii!!!!!!!!!!!!!
12 Aralık 2013 Perşembe
EJDERİN TUTKUSU - G.A. AİKEN YORUMUM :)
yeminle kitabın son sayfalarını okurken az kalsın bitiyor diye zır zır zırlayacaktım...
şu an bile yorumu yazarken hala bir buruk içim...
bu ejderha ailesinin her bir üyesine AŞIK oldum(hoş ilk iki kitapta ben zaten aşık olmuştum onlara ama bu kitapla aşkım iyice güçlendi) ve ayrılmak çooook zor oldu...
bir seri de yada bir kitapta her bir karakter bu kadar sevilesi olabilir mi? OLMUŞ İŞTE!!!
okurken gülmekten, sinsi sinsi sırıtmaktan,kıkırdamaktan veee
ayyy!! lı vayyy!! lı nidalar atmaktan bir hal oldum...
kitabı elimden bırakmak zorunda kaldığım zamanlarda bu duruma sebebiyet veren herkese ve
her şeye kıl oldum!!
520 sayfa bana yetmedi... yani şöyle 1500-2000 sayfa falan olsa bana çok iyi gelecekti!!!
bu edepsiz ejderhalarla bir tanışan onlardan tekrar ayrılmak istemez vallahii!!!
hem eğlenceli,hem kendini beğenmiş, hem çoook kibirli, hem çok çekici ve de kendilerine aşıklar resmen!!!
hal böyle olunca ortaya çok acayip sahneler çıkabiliyor kardeşim...
yazarın anlatımı çok güzel... çeviri de iyiydi...
bu sayede kitabın dünyası için de kaybolmak çok kolaydı...
ahh!! annem Annwyl'a ne olacak? ayyy! canım mavi Eibhear ne tatlı!!!
anamm!! bu Izzy çook çatlak ve sevimli!!! amanınn!!!Briec ve Talaith hala didişiyorlar!!!
aaa!! Gwenveal gerçekten bu şekilde Dagmar'ı dağlamış olmaz!!! derken sayfalarla akıp gittim...
ama en çok altın ejderhamız Gwenvael'in ağladığı bir sahne vardı ki!! akıllara zarar...
önce ağladığına inanamadım ve sonra kahkahalarla güldüm!!!! :)
Izzy'nin koş ve atla oyunu da çok eğlendiğim sahnelerden biriydi...
bir de Kudretli Bercalak'ın sevgisini göstermesi gereken sahneler vardı... o kısımlar da resmen koptum :)
bu arada Gwenvael ve Dagmar aşkı da çoook acayipti!!!
iki çatlak karakterin aşkı ancak böyle olurdu sanırım :)
altın ejderhamız Gwenveal biraz çapkın bir tip... çok eğlenceli ve de umursamaz...
ensesine tokat atmalıktı tam :)
kızımız Dagmar nam-ı diğer CANAVAR ise son derece ciddi,akıl ve mantığa inan
tam bir politikacı (bayıldım ona ben)...
ehh!! bu ikisi yan yana nasıl bir çift olur varın siz düşünün...
bu arada ilk ve ikinci kitaptan sevdiğimiz ve bağlandığımız çiftlerimizin de aşklarının devam durumunu öğrenmiş olduk okurken... merakta kalmadık yani :)
bu seri de konu devamlılığı mevcut ve sıralama bozulmadan okunmalı...
çünkü her ne kadar farklı bir kardeşin hayatı ve aşkı varsa da konusunda,
aslında ana bir konu var ve onun devamı her çıkan kitap...
bu yüzden bu seriyi baştan başlayın ve OKUYUN!!!
hem fantastik,hem aşk, hem eğlence, hem macera bir arada bu seride :)
10 Aralık 2013 Salı
KARANLIK TUTKULAR-Sherrilyn Kenyon yorumum :)
ayyyy!!! ayyy!!! amannn!!! amannn!!! diyerek yorumuma başlamak istiyorum :)
çooook güzel kitaptı beeee!!!
seriyi seviyorum ve ilk iki kitaba bayılmıştım... lakin bu kitap ilk iki kitabı bile geçti yahu!
diğer kitaplarda da yan karakterler bol ve güzeldi amma bu kitaptaki yan karakterler başlı başlına birer hikayeydi... şimdi de Achearon, Zarek ve kurt Vale bu karakterler için "ayyy! canlarım benim" moduna geçtim...
Talon ve Sunshine aşkı harikaydı... birbirine zıt ama çekim gücü kuvvetli karakterlerdi...
yazar Talon'un duygu dünyasını çok iyi bir şekilde aktarmıştı... okurken resmen onunla üzüldüm...
adam neler çekmiş anacım öyle... vallahi bunca zaman aklı başında kalması mucize!!
gerçi diğer karakterler de çoook çekmişlerdi... o kadar yaralı ama bir o kadar güçlü adamlar ki; insanın sırtlarını sıvazlayıp "geçti bebeğim geçti" diyesi geliyor....
ben ayrı ayrı hepsi için üzüldüm,şefkat hissettim...
erkek karakterin de yıkılmadım ayaktayım modundakileri pek bi sevilesi oluyor :)
Sunshine ise acayip bi şeydi... hayat dolu çok renkli bir karakterdi...
ayrıca çoook büyük bir kalbi vardı... tam da Talon'un ihtiyacı olan kadındı...
yaralarına merhem oldu diyebiliriz... aferin ona :)
şimdi aşktan bahsettim diye kitapta sadece aşk var sanmayın...
bu bir paranormal-romance olduğu için içinde fantastik olaylar,
aksiyon,tanrılar,şekildeğiştirenler ne arasanız vardı...
hal böyle olunca kitap son derece sürükleyiciydi...
bir başladım bir de bitirdim diyebiliriz...
mecburen elimden bırakmak zorunda kalmasam yerimden kıpırdamadan okurdum...
o kadar akıcı ve okunasıydı...
yazarın güzel bir anlatımı var... konuları ve karakterleri çok özgün...
biz yetişkinlere göre seriler bulmanın zor olduğu bu dönemde bana ilaç gibi geldi açıkçası...
34 yaşını doldurmuş biri olarak liselilerin aşkını okumak beni pek açmıyor...
o yaş aralığında ki karakterlerin aşkı ya da duyguları bana hitap etmiyor...
veeee o yaştaki bir karaktere aşık olmam da çooook zor yani...
ben okuduğum kitaptaki karakterlere hayran yada aşık olmayı severim...
1500-2000 yaşında bir karanlık avcıya da aşık olmak benim için daha kolay :)
bir de yazarın sizi fantastik dünyasına çekmesi ve orada alıkoyması cidden çok önemli...
Sherrilyn Kenyon'da bunu başaran bir yazar...
kitabı okurken o dünya dalıp,kapılıp gidebiliyorsunuz...
bu kitabı okurken ben karanlık avcıları ya da oradaki aksiyonu okumak yerine izlemiş gibi oldum...
bence yazarın on puan alması için en önemli etken budur...
kitabı karakterlerle yaşayabilirseniz ne ala değil mi ama :))
sadece bu yazar ve seri için bir şikayetim var o da çooook uzun aralıklarla çıkıyor olması...
yayın evi Pegasusun bu tarz kitapları çok uzun aralıklarla çıkarmak gibi bir prensibi var...
tam siz yazarı ve seriyi unutmaya başladığınız zaman ancak çıkıyor!!!!
Gena Showalter ve Kresley Cole 'de aynı kaderi paylaşıyor maalesef :(
umarım bu durum düzelir de ben de beklerken okuyamayacak kadar yaşlanmam ;)
kısaca fantastik hikayeleri ve aşkı bir arada okumayı sevenlere şiddetle TAVSİYEMDİR!
çooook güzel kitaptı beeee!!!
seriyi seviyorum ve ilk iki kitaba bayılmıştım... lakin bu kitap ilk iki kitabı bile geçti yahu!
diğer kitaplarda da yan karakterler bol ve güzeldi amma bu kitaptaki yan karakterler başlı başlına birer hikayeydi... şimdi de Achearon, Zarek ve kurt Vale bu karakterler için "ayyy! canlarım benim" moduna geçtim...
Talon ve Sunshine aşkı harikaydı... birbirine zıt ama çekim gücü kuvvetli karakterlerdi...
yazar Talon'un duygu dünyasını çok iyi bir şekilde aktarmıştı... okurken resmen onunla üzüldüm...
adam neler çekmiş anacım öyle... vallahi bunca zaman aklı başında kalması mucize!!
gerçi diğer karakterler de çoook çekmişlerdi... o kadar yaralı ama bir o kadar güçlü adamlar ki; insanın sırtlarını sıvazlayıp "geçti bebeğim geçti" diyesi geliyor....
ben ayrı ayrı hepsi için üzüldüm,şefkat hissettim...
erkek karakterin de yıkılmadım ayaktayım modundakileri pek bi sevilesi oluyor :)
Sunshine ise acayip bi şeydi... hayat dolu çok renkli bir karakterdi...
ayrıca çoook büyük bir kalbi vardı... tam da Talon'un ihtiyacı olan kadındı...
yaralarına merhem oldu diyebiliriz... aferin ona :)
şimdi aşktan bahsettim diye kitapta sadece aşk var sanmayın...
bu bir paranormal-romance olduğu için içinde fantastik olaylar,
aksiyon,tanrılar,şekildeğiştirenler ne arasanız vardı...
hal böyle olunca kitap son derece sürükleyiciydi...
bir başladım bir de bitirdim diyebiliriz...
mecburen elimden bırakmak zorunda kalmasam yerimden kıpırdamadan okurdum...
o kadar akıcı ve okunasıydı...
yazarın güzel bir anlatımı var... konuları ve karakterleri çok özgün...
biz yetişkinlere göre seriler bulmanın zor olduğu bu dönemde bana ilaç gibi geldi açıkçası...
34 yaşını doldurmuş biri olarak liselilerin aşkını okumak beni pek açmıyor...
o yaş aralığında ki karakterlerin aşkı ya da duyguları bana hitap etmiyor...
veeee o yaştaki bir karaktere aşık olmam da çooook zor yani...
ben okuduğum kitaptaki karakterlere hayran yada aşık olmayı severim...
1500-2000 yaşında bir karanlık avcıya da aşık olmak benim için daha kolay :)
bir de yazarın sizi fantastik dünyasına çekmesi ve orada alıkoyması cidden çok önemli...
Sherrilyn Kenyon'da bunu başaran bir yazar...
kitabı okurken o dünya dalıp,kapılıp gidebiliyorsunuz...
bu kitabı okurken ben karanlık avcıları ya da oradaki aksiyonu okumak yerine izlemiş gibi oldum...
bence yazarın on puan alması için en önemli etken budur...
kitabı karakterlerle yaşayabilirseniz ne ala değil mi ama :))
sadece bu yazar ve seri için bir şikayetim var o da çooook uzun aralıklarla çıkıyor olması...
yayın evi Pegasusun bu tarz kitapları çok uzun aralıklarla çıkarmak gibi bir prensibi var...
tam siz yazarı ve seriyi unutmaya başladığınız zaman ancak çıkıyor!!!!
Gena Showalter ve Kresley Cole 'de aynı kaderi paylaşıyor maalesef :(
umarım bu durum düzelir de ben de beklerken okuyamayacak kadar yaşlanmam ;)
kısaca fantastik hikayeleri ve aşkı bir arada okumayı sevenlere şiddetle TAVSİYEMDİR!
9 Aralık 2013 Pazartesi
SAPLANTI-Jennifer L. Armentrout yorumummm :) ne kitaptı beee!!!!
SAPLANTI bende saplantı oluşmasına sebep olarak bitti... sanırım sevilesi öküzlere karşı bir saplantı geliştirdim :)
bende bu şirin öküz Hunter'dan bir tane istiyorum :)
Hunter'ın Serana hariç her şeye karşı kayıtsızlığı,dümdüz mantığı, o umursamaz cool erkek halleri, o simsiyah dumana dönüşmeler, gölgelerde saklanmalar,kendi kendinin kara deliği olacak kadar ortalığı birbirine katmalar, o abuk sabuk insanı delirten cümleler, sen neymişsin be HUNTER dedim okurken....
ahh! Serena yazık ona ama yaa!!! canımcığımın başına gelmeyen kalmadı... o kadar sıkıntı için de bir de Hunter'ın öküzlükleri ile uğraştı... kıyamam ki ben ona... aralarında ki çekim ile Hunter'ın hem uzaylı hemde katil olması arasında sıkıştı kaldı... sonun da salla gitsin dedi de azcık rahatladı :)
bu Arumlar ne de sevilesi uzaylı dostlar öyle!!!
vampirler, kurt adamlar derken şimdide Arumlara hayran oluyorum...
farklı bir paranormal-romance konusu buldum ve keşke devamı olsa diyorum :( üzüldüm seri olmamasına inanın!!!
yazarın anlatımı da çok güzeldi... hiç sıkılmadan, kafanız karışmadan ya da ay dur neydi bu deyip önceki sayfalara dönmeden okunan akıcı bir anlatımı vardı... neşeli,eğlenceli diyaloglar vardı...
Hunter'ın ağzı zaten bozuktu amma kızımızda Hunter'ın çabaları sonucu delirip bir çok yerde ağzını bozmak zorunda kaldı :)
Hunter'ın karşısında kim olsa o hale gelirdi bence...
evet konu harika!!! evet anlatım harika!!! ama sonu neydi öyle kardeşim!!! bayıldımmmm!!!!
Hunter'ın Serena için yaptıklarını okurken bildiğiniz eridim, bittim, öyle gevrek gevrek sırıttımm :)
kısaca bu kadar bayıldım ve eridim lafından da anlayacağınız üzere;
okumazsanız çooook şey kaçıracağınız bir kitap bu!!!
paranormal-romance sevseniz de sevmeseniz de el atın pişman olmazsınız derim :)
Hunter ile tanışmadan her şeyi okudum ve her fantastik karakteri gördüm, bildim diyemezsiniz!!
bende bu şirin öküz Hunter'dan bir tane istiyorum :)
Hunter'ın Serana hariç her şeye karşı kayıtsızlığı,dümdüz mantığı, o umursamaz cool erkek halleri, o simsiyah dumana dönüşmeler, gölgelerde saklanmalar,kendi kendinin kara deliği olacak kadar ortalığı birbirine katmalar, o abuk sabuk insanı delirten cümleler, sen neymişsin be HUNTER dedim okurken....
ahh! Serena yazık ona ama yaa!!! canımcığımın başına gelmeyen kalmadı... o kadar sıkıntı için de bir de Hunter'ın öküzlükleri ile uğraştı... kıyamam ki ben ona... aralarında ki çekim ile Hunter'ın hem uzaylı hemde katil olması arasında sıkıştı kaldı... sonun da salla gitsin dedi de azcık rahatladı :)
bu Arumlar ne de sevilesi uzaylı dostlar öyle!!!
vampirler, kurt adamlar derken şimdide Arumlara hayran oluyorum...
farklı bir paranormal-romance konusu buldum ve keşke devamı olsa diyorum :( üzüldüm seri olmamasına inanın!!!
yazarın anlatımı da çok güzeldi... hiç sıkılmadan, kafanız karışmadan ya da ay dur neydi bu deyip önceki sayfalara dönmeden okunan akıcı bir anlatımı vardı... neşeli,eğlenceli diyaloglar vardı...
Hunter'ın ağzı zaten bozuktu amma kızımızda Hunter'ın çabaları sonucu delirip bir çok yerde ağzını bozmak zorunda kaldı :)
Hunter'ın karşısında kim olsa o hale gelirdi bence...
evet konu harika!!! evet anlatım harika!!! ama sonu neydi öyle kardeşim!!! bayıldımmmm!!!!
Hunter'ın Serena için yaptıklarını okurken bildiğiniz eridim, bittim, öyle gevrek gevrek sırıttımm :)
kısaca bu kadar bayıldım ve eridim lafından da anlayacağınız üzere;
okumazsanız çooook şey kaçıracağınız bir kitap bu!!!
paranormal-romance sevseniz de sevmeseniz de el atın pişman olmazsınız derim :)
Hunter ile tanışmadan her şeyi okudum ve her fantastik karakteri gördüm, bildim diyemezsiniz!!
6 Aralık 2013 Cuma
Kış Mucizesi ve Noel Büyüsü yorumlarım :)
arka arkaya daldığım Harlequin kitapları yorumuma geldi sıra :)
önce Noel Büyüsünü okudum ve yoruma ondan başlayayım diyorum...
Noel Büyüsü Aralık ayına özel olarak üç hikayeden oluşuyor ve yayınevinin en iyi üç yazarı denilebilir hikayeleri yazan yazarlara... Nora Roberts'in HAYAT BİR MUCİZEDİR hikayesi ile başladı kitap...
gençlik aşklarının uzun yıllar sonra tekrar alevlenmesini okumayı sevenlere ( yani bu ben oluyorum!) ilaç gibi gelecek bir hikaye bu... her zaman ki Nora tarzı ile tabi ki çok güzeldi...
ikinci hikaye ise Debbie Macomber'in BEMBEYAZ AŞK hikayesiydi...
karlar altında ilk görüşte aşkı anlatan sıcacık bir hikayeydi... ben sevdim...
üçüncü hikayemiz ise Lynne Graham'ın MASUM YÜREKLER hikayesiydi...ve en uzun hikaye oydu..
en farklı konu da bu hikayeye aitti.. ve sanırım en çok bu hikayeyi sevdim...
zaten konular Noel zamanında geçiyor... yazarlar bu dönemi bir sevgi ve aşk büyüsü olarak anlatmışlar...
okurken bildiğiniz sevgi pıtırcığı oldum bende... yüzümde bir gülümseme oluştu...
ahh! aşk ve sevgi sen nelere kadirsin dedim sürekli :)
bence bu soğuk günlerde içimizi sıcak çikolata gibi ısıtacak bu hikayelere ihtiyacımız var...
kesinlikle tavsiye ederim okuyun :)
Noel Büyüsü bitince arkasından hemen KIŞ MUCİZESİne başladım...
ilk hikaye Michelle Reid'in KALBİMDEKİ UMUT hikayesiydi ki ben bu hikayeye resmen bittim!
konusu çok güzel anlatımı da harikaydı... kocasının kendisini aldattığını öğrenen üç çocuk annesi bir kadının
evliliğini kurtarmak mı yoksa bozmak mı arasında kaldığı, ve duygularının çok iyi aktarıldığı bir hikayeydi...
ben etkilendim açıkçası okurken...
ikinci hikaye ise Lucy Monroe'nun MASUM GÜZEL hikayesiydi...
o kadar sevgi dolu bir hikayeydi ki vallahi okurken için ısındı... ayy!!ladım ve dee bool miktarda vayy!ladım :)
sanırım NOEL BÜYÜSÜ mü?? KIŞ MUCİZESİ mi ?? diye sorsanız her ne kadar ilk Noel Büyüsünde Nora olsa da ben size KIŞ BÜYÜSÜ çoook daha güzeldi derim....
içinizi ısıtacak, yüzünüze gülümseme konduracak, bu soğuklarda sıcak bir oda da sıcak bir içecekle olan keyfinizi daha da arttıracak kitaplar arıyorsanız eğer İŞTE ARADIĞINIZ KİTAPLAR BUNLAR!!!
okuyun efenim :)
önce Noel Büyüsünü okudum ve yoruma ondan başlayayım diyorum...
Noel Büyüsü Aralık ayına özel olarak üç hikayeden oluşuyor ve yayınevinin en iyi üç yazarı denilebilir hikayeleri yazan yazarlara... Nora Roberts'in HAYAT BİR MUCİZEDİR hikayesi ile başladı kitap...
gençlik aşklarının uzun yıllar sonra tekrar alevlenmesini okumayı sevenlere ( yani bu ben oluyorum!) ilaç gibi gelecek bir hikaye bu... her zaman ki Nora tarzı ile tabi ki çok güzeldi...
ikinci hikaye ise Debbie Macomber'in BEMBEYAZ AŞK hikayesiydi...
karlar altında ilk görüşte aşkı anlatan sıcacık bir hikayeydi... ben sevdim...
üçüncü hikayemiz ise Lynne Graham'ın MASUM YÜREKLER hikayesiydi...ve en uzun hikaye oydu..
en farklı konu da bu hikayeye aitti.. ve sanırım en çok bu hikayeyi sevdim...
zaten konular Noel zamanında geçiyor... yazarlar bu dönemi bir sevgi ve aşk büyüsü olarak anlatmışlar...
okurken bildiğiniz sevgi pıtırcığı oldum bende... yüzümde bir gülümseme oluştu...
ahh! aşk ve sevgi sen nelere kadirsin dedim sürekli :)
bence bu soğuk günlerde içimizi sıcak çikolata gibi ısıtacak bu hikayelere ihtiyacımız var...
kesinlikle tavsiye ederim okuyun :)
Noel Büyüsü bitince arkasından hemen KIŞ MUCİZESİne başladım...
ilk hikaye Michelle Reid'in KALBİMDEKİ UMUT hikayesiydi ki ben bu hikayeye resmen bittim!
konusu çok güzel anlatımı da harikaydı... kocasının kendisini aldattığını öğrenen üç çocuk annesi bir kadının
evliliğini kurtarmak mı yoksa bozmak mı arasında kaldığı, ve duygularının çok iyi aktarıldığı bir hikayeydi...
ben etkilendim açıkçası okurken...
ikinci hikaye ise Lucy Monroe'nun MASUM GÜZEL hikayesiydi...
o kadar sevgi dolu bir hikayeydi ki vallahi okurken için ısındı... ayy!!ladım ve dee bool miktarda vayy!ladım :)
sanırım NOEL BÜYÜSÜ mü?? KIŞ MUCİZESİ mi ?? diye sorsanız her ne kadar ilk Noel Büyüsünde Nora olsa da ben size KIŞ BÜYÜSÜ çoook daha güzeldi derim....
içinizi ısıtacak, yüzünüze gülümseme konduracak, bu soğuklarda sıcak bir oda da sıcak bir içecekle olan keyfinizi daha da arttıracak kitaplar arıyorsanız eğer İŞTE ARADIĞINIZ KİTAPLAR BUNLAR!!!
okuyun efenim :)
4 Aralık 2013 Çarşamba
AŞK VE SAVAŞ-Michelle Willigham yorumum :)
bu yazara ve kitaplarına bayılıyorum... 224 sayfada hep muhteşem öyküler anlatıyor!
Harlequin Yayınlarına bu yazar ile tanışmama vesile olduğu için teşekkürü bir borç bilirim...
bu kitap MacKinloch serisinin ikinci kitabı... ilk kitapta en büyük kardeş Bram'in aşk öyküsünü okumuştuk...
bu kitapta ise ikinci kardeş ve klan reisi Alex ve eşi Laren'in öyküsünü okudum...
ilk kitabı okuyanlar Alex ve Laren'in 5 yıldır evli olduğunu ama son 3 yılda evliliklerinin kötüye gittiğini öğrenmiştir... işte küllenen bir aşkı tekrar alevlendirme çabalarını anlatıyordu bu kitap...
o açıdan konu diğer kitaplara göre farklıydı... benim daha bir hoşuma gitti... zaten var olan bir aşkın güçlenmesini, tekrar canlanmasını okumak daha bir sevgi pıtırcığına çevirdi beni :)
o açıdan konu diğer kitaplara göre farklıydı... benim daha bir hoşuma gitti... zaten var olan bir aşkın güçlenmesini, tekrar canlanmasını okumak daha bir sevgi pıtırcığına çevirdi beni :)
Alex ve Lren'in arası kaybettikleri bebek ile açılmaya başlamış... ikisi de birbirinin acılarını nasıl teselli edeceğini bilemeyince işler sarpa sarmış... bundan sonrası için bir şey yazmıyorum ki okuyup öğrenin ;)
sadece MacKinloch klanı o kadar zorluk içinde ki o sıkıntı için de aşık olabilmelerine ya da aşk tazeleyebilmelerine bile şaşırıyor insan... İngilizlerin zorbalığı ve eziyeti onlar için bitmek bilmiyor...
hem hayatlarını devam ettirmek için hem klanı güçlendirmek için çok çalışıyorlar...
çektikleri eziyetleri okurken onlar için üzülmemek mümkün değil... ayakta kalmaya,kimliklerini ve topraklarını korumaya çalışan bir halk onlar ve işleri çoook zor inanın...
ama en iti tarihi aşk romanları da hep İskoç hikayeleri oluyor...
onurlu,güçlü ve sevilesi erkek karakterler ile kendini adayan,içi de dışı da güzel kadınların aşkları bambaşka bir keyif veriyor bana :)
bu yazılardan da anlaşılacağı üzere tavsiye edeceğim bir yazar ve kitap bu...
bence tarihi aşk romanı severler kaçırmamalı!!!!
bence tarihi aşk romanı severler kaçırmamalı!!!!
2 Aralık 2013 Pazartesi
EFSANA TANRIÇASI-P.C. Cast yorumum :)
ahhh!! bir tarıça serisi kitabı daha bitti... serinin kapakları biraz itici görünebilir ama siz siz olun kapak görsellerine aldanmayın!!!
bu seri tam da biz büyük kızlara masallar tadında... İÇİMİZDE Kİ TANRIÇAYI KUCAKLADIĞIMIZ bu kitaplar çook keyifli ve okunası :)
Efsane Tanrıçası ise serinin son kitabı... bu kitap sanırım konu olarak en acayip olan kitaptı...
Kral Arthur döneminde geçiyor... 40 yaşlarında fotoğraf sanatçısı olan bir İsabel kaderin bir oyunu olarak kendini Kral Arthur,Gunievere ve Lancelot arasında buluverir.... İsabel'in görevi Lancelot'u baştan çıkarıp kraliçeden uzaklaştırmak ve kralın mutlu olmasını sağlamaktır... lakin işler öyle yürümez... hatun kendini krala aşık, kralı kendine aşık,kraliçe ve Lancelot'u ise halaaa birbirine aşık olarak bir aşk çoklugeni içinde bulur ;)
vallaa işte burada bende yazarın konuyu bu kadar "yok be artık bu kadar geniş olamazlar!" kıvamına getirmesine baya bir güldüm :) :)
hani eskiden biz küçükken bir dizi vardı YALAN RÜZGARI, pembe bir diziydi ve herkes herkesle, herkesi aldatırdı... ya da herkes bir önceki kişinin kocası ya da karısı ile evlenirdi falan...
işte bu kitapta durum biraz Dallas biraz da Yalan Rüzgarı arasında bir yerlerde kaldı...
kral şöyle düşündü : yahu ben Lancelot'u da karımı da seviyorum... eee!! onlarda birbirlerini seviyorlar... neden yollarına çıkayım ki?? mutlu olsun beee yaaa!!!
kraliçe ise başta biraz atar yapsa da sonra şöyle düşündü : kocam harika bir insan ve muhteşem bir kral, İsabel ise en az onun kadar harika bir kadın... neden ben bu ikisi arasında ki mutluluğa engel olayım ki ??
ben de Lancelot ile keyfime bakarım :)
o dönemde boşanmak pek mümkün değil tabi ki... onlar da bu şekilde mutlu olmaya uğraştılar ama ortaya çok komik bir durum çıktı... bende okurken pek bir eğlendim... zaten yazarın anlatımını seviyorum... her ne kadar diğer kitaplara göre bu kitap biraz absürt olsa da yine de sevdim...
sayfalar hızla aktı gitti...
bende içimde ki tanrıçayı kucakladım.. sevgi pıtırcığı olarak takıldık birlikte :)
şöyle kafamı dağıtayım ve eğleneyim derseniz bu kitap tam o an için uygun...
bence hala tanrıça serisine el atmadıysanız siz BÜYÜK KIZLAR bir an önce el atın derim :)
bu seri tam da biz büyük kızlara masallar tadında... İÇİMİZDE Kİ TANRIÇAYI KUCAKLADIĞIMIZ bu kitaplar çook keyifli ve okunası :)
Efsane Tanrıçası ise serinin son kitabı... bu kitap sanırım konu olarak en acayip olan kitaptı...
Kral Arthur döneminde geçiyor... 40 yaşlarında fotoğraf sanatçısı olan bir İsabel kaderin bir oyunu olarak kendini Kral Arthur,Gunievere ve Lancelot arasında buluverir.... İsabel'in görevi Lancelot'u baştan çıkarıp kraliçeden uzaklaştırmak ve kralın mutlu olmasını sağlamaktır... lakin işler öyle yürümez... hatun kendini krala aşık, kralı kendine aşık,kraliçe ve Lancelot'u ise halaaa birbirine aşık olarak bir aşk çoklugeni içinde bulur ;)
vallaa işte burada bende yazarın konuyu bu kadar "yok be artık bu kadar geniş olamazlar!" kıvamına getirmesine baya bir güldüm :) :)
hani eskiden biz küçükken bir dizi vardı YALAN RÜZGARI, pembe bir diziydi ve herkes herkesle, herkesi aldatırdı... ya da herkes bir önceki kişinin kocası ya da karısı ile evlenirdi falan...
işte bu kitapta durum biraz Dallas biraz da Yalan Rüzgarı arasında bir yerlerde kaldı...
kral şöyle düşündü : yahu ben Lancelot'u da karımı da seviyorum... eee!! onlarda birbirlerini seviyorlar... neden yollarına çıkayım ki?? mutlu olsun beee yaaa!!!
kraliçe ise başta biraz atar yapsa da sonra şöyle düşündü : kocam harika bir insan ve muhteşem bir kral, İsabel ise en az onun kadar harika bir kadın... neden ben bu ikisi arasında ki mutluluğa engel olayım ki ??
ben de Lancelot ile keyfime bakarım :)
o dönemde boşanmak pek mümkün değil tabi ki... onlar da bu şekilde mutlu olmaya uğraştılar ama ortaya çok komik bir durum çıktı... bende okurken pek bir eğlendim... zaten yazarın anlatımını seviyorum... her ne kadar diğer kitaplara göre bu kitap biraz absürt olsa da yine de sevdim...
sayfalar hızla aktı gitti...
bende içimde ki tanrıçayı kucakladım.. sevgi pıtırcığı olarak takıldık birlikte :)
şöyle kafamı dağıtayım ve eğleneyim derseniz bu kitap tam o an için uygun...
bence hala tanrıça serisine el atmadıysanız siz BÜYÜK KIZLAR bir an önce el atın derim :)
1 Aralık 2013 Pazar
ARAF-Jamie McGuire yorumum...
Efenim bir kitap daha bitti...Araf çok büyük umutlar ile okumaya başladığım ama umduğumu bulamadığım bir kitap oldu... yani kitap berbattı diyemem amma ben pek sevemedim açıkçası... kitabın erkek karakteri bu kadar sevimli olmasa bu sevdiğimin yarısı bile sevemezdim kitabı... belki AYAKLI BELA'yı okumadan önce bu kitabı okusam yada bulabildiğim tüm paranormal-romance kitaplarını okumasam şansı olabilirdi kitabın...
evet aşksa aşk vardı içinde ama paranormal kısmı eksikti bence... çok güzel bir mevzu yakalamış yazar fakat bence tam manasıyla işleyememiş... zaten ilk 150 sayfayı zorla okudum... yazar önce Nina'dan ve kampüs hayatından falan girmiş fakat her şey jet hızıyla oldu... bu arada arkadaşları Nina'ya aşık olduğunu söylerken kız inkar içindeydi ve isteksizdi... amma iki paragraf geçti geçmedi hoop aşıktı... bazı konular yavaş giderken bazen de çok hızlı oldu her şey...hiç bir şey öğrenemezken birden bilgi bombardımanına tutulduk...
kız isteksizdi ama her şeyi kabullendi...hemde hiç sıkıntı yaşamadan ya da "yahu ne oluyor?" demeden...
zaten bu konuşmalarda geçen paranormal cümleler hariç kitapta paranormal bir faaliyet yoktu ...
yani Jared biraz kavga dövüşte iyiydi lakin normal bir insandan farklı bir şey yaptığı olmadı desem yerdir...
şimdi hal böyle olunca benimde beklentim karşılanmadı... ama aşk kitabı gözüyle bakar ve okursanız o zaman sıkıntı yok... Jared çok sevilesi bir karakter olmuş... zaten bütün kitabı sırtladı götürdü...
Nina için aynı şeyi söyleyemeyeceğim... ondan hoşlanmadım... hem kendine hem Jared'e boş yere eziyet etti... yanlış yerlerde sorguladı olayları... bir tek Jared'e olan kendisini koruyacağına dair inancını okumak keyifliydi... burada bir de şunu eklemek isterim Tatlı Bela ve Ayaklı Bela da gençlik kitaplarıydı.. yine de ben onları keyifle okudum... gençlik tarzı kitaplarla aram pek iyi değildir benim ki yine de sevdim o iki kitabı... özellikle Ayaklı Bela çok güzeldi... lakin bu kitap tamamen 16-25 yaş arasına hitap ediyor bence... o yaş aralığında olup, çok fazla fantastik düşkünlüğünüz yoksa bence bu kitabı seversiniz...ama ilk tercihi fantastik kitaplar olanlar için çok da tercih edilmemeli bence....
yine de bunlar benim fikirlerim... siz okuyup şansınız denemek isteyebilirsiniz, ben o kısma karışmıyorum ;)
çünkü ben hariç herkes beğenmiş kitabı... Goodreads puanları da çok iyi.. bilginiz olsun :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)