efenim bir kitabı daha hayırlısıyla tamamlamanın memnuniyeti içindeyim :)
Gül ve Avcı yeni bir Türk yazar tarafından yazılan bir tarihi aşk romanı olduğu ve kapak görseli çoook güzel olduğu için dikkatimi çekmişti... ben de okumaya karar verdim...
yorumuma başlamadan önce yerli yazarların tarihi aşk romanları yazması konusunda ki fikirlerimle başlamak istiyorum...
efenim bir çok yerde bu mevzuya negatif bakış açıları okudum ve üzüldüm açıkçası...
bir kere neden Londra'da, balolarda geçen tarihi aşk romanları yazmasınlar ki ? ben bunu anlamış değilim...
neymiş kendi kültürleri değilmiş... yahu bu türü en çok Amerikalı yazarlardan okuyoruz ve onlar da İngiltere'de yaşamıyorlar... zaten yaşasalar bile onlar da o dönemi ancak araştırarak öğrenebilirler çünkü en azından 1800'lerden kalma yazar olması ve bu günlere kadar yaşaması mümkün değil(vampir değilse tabi ;) )
yaşamadan da öğrenileceğine göre ben bu savı açıkçası sadece ön yargı olarak addediyorum...
bu türü yazan ilk yazarımız Rita Hunter ve ben kendisinin kalemine ve tarzına hayranım...
bence çoook başarılı...
bizim yazarlarımız diye illa ki sadece bizim tarihimizde yada siyasi mevzularda başarılı olacak değiller!!!
hem bakın bunun bir çok avantajı da var... mesela çeviri zayiatı olması mümkün değil bu kitapların...
ben tarihi aşk romanı okumayı çok severim ve kötü çeviri yüzünden sıkıntı çektiğim kitaplar oldu...
ama yazar Türk ise böyle bir sorun olması mümkün değil öyle değil mi ? ;)
sonra en sevdiğiniz kitapların yazarları ile tanışma şansına ya da
facebooktan mesajlaşma şansına (hemde Türkçe) erişebiliyorsunuz...
Eeee! bir tarihi aşk romanı sever bundan başka ne ister!! sorarım size :)
kısaca demem o ki; ben yerli yazarların tarihi aşk romanı yazmalarını çok büyük keyifle karşıladığım gibi bir de lütfen paranormal-romance da el atsınlar istiyorum :)
şimdi yorumuma gelecek olursam;
ben kitabı sevdim...
neden mi??
bir kere yazarın anlatımı çok güzel... kurduğu cümleleri sevdim...
duyguları ve düşünceleri okuyucuya gayet güzel aktarmış... olayların geçtiği ortamları da, kahramanların tepkilerini de çok iyi betimlemiş...
bu da hikayeyi okurken kafanızın için de yaşayabileceğiniz anlamına geliyor...
karakterlerde iyi kurgulanmıştı... ben sürekli dükümüzü sinirli ve çatık kaşlarıyla hayal edebildim...
ve dük gerçekten ağzının ortasına ev terliğiyle vurulası bir adamdı (ellerim kaşındı sürekli) ve genelde adetim olduğu üzere erkek kahramana aşık olmadım çünkü sürekli dövesim geldi!!!
Rosaya ise bu kadar saf ve sevgi dolu olması yüzünden biraz kızdığımı itiraf etmeliyim...
ama yine de sevilesi bir hatundu...
amaaaa!! en çok Albert'ı sevdim... YaRabbim nasıl tatlı bir veletti o!
bence kitabı tek başına bile alıp götürebilirdi... hele o muhteşem soru ve tespitleri beni çoook eğlendirdi :)
Rosa ve Julian arasında çok çekişmeli, gelgiti boool, heyecan verici, ıstıraplı bir aşk vardı...
ki böyle aşklar en iyileridir ama değil mi :)
kitabın için de eğlenceli bölümlerde, duygusal bölümlerde vardı ve hepsini hissederek okudum...
konu da, kitabın sonu da çook güzeldi belirtmeden geçemeyeceğim...
ancak küçük eleştirilerimde olmayacak değil...
bir kere betimlemeler çok iyi iken diyaloglar yazarın o güzel anlatımına göre az ve basit kalmıştı...
sanki biraz daha üstünde durulsa çok daha iyi bir kitap olacaktı...
bir de yazarımız neden bu kadar çok günümüzde kullanılmayan eski kelimeleri tercih
etmiş o kısmını çözemedim... belki de dönemi yansıtması içindir dedim kendi kendime...
lakin bir örnek vermek gerekirse infial kelimesi yerine kızgınlık ya da öfke kelimelerini de kullansa
olurdu sanırım diye de düşünmedim değil!!
her ne kadar eleştirilerim olsa da (ki bunlar küçücüktü okudunuz) harcadığım zamana değen, okurken bana keyif veren.... yüzüme bir gülücük yerleştiren bir kitaptı...
siz siz olun ön yargıya kapılmadan Asude'nin GÜL VE AVCI kitabına şans verin ve OKUYUN!!!
BENCE SEVECEKSİNİZ :)
okuyacağım mutlaka.teşekkürler
YanıtlaSilrica ederim... keyifli okumalar :)
YanıtlaSil