KALBİN ATEŞİ-Rita Hunter yorumum biraz uzun olacak hazırlıklı olun…
ben uzun uzun yorumu okuyamam diyenlere bir özet geçmem gerekirse eğer
kısaca BAYILDIM!!!!!! (görüldüğü üzere bol ünlemli bir bayılmak bu )
desem yeterli olur sanırım …
şimdi uzun uzun okuyabilecekler için asıl yorum geliyor…
oradan oraya atladığım bir yorum olursa şaşırmayın olur mu ???
öncelikle bir seriyi daha bitirmenin üzüntüsü içinde olduğumu belirtmek istiyorum…
serileri tamamlamak hem mutluluk hem de hüzün sebebidir bilirsiniz…
tamamlamanın verdiği rahatlığı bozan şey ise çok sevdiğiniz karakterlerle karşılaşacağınız başka
kitapların kalmamasıdır…
bende şimdi Deli kızıl İsabel,Sophie ve Davina ile bir daha karşılaşamayacağım için hüzünlendim…
gerçi arada canım çekerse kitapları tekrar okuyabilirim ama yeni maceralar olsa daha bir güzel olmazmıydı ;)
buradan da şu sonuca varabilirim sanırım yazar tekrar, tekrar okunabilecek çok tatlı, sevilesi
ve mutluluk veren kitaplar yazıyor…
bence Rita Hunter kendi türünde bir çok yabancı yazardan daha başarılı…
şahsen benim en favori yabancı tarihi aşk romanı yazarım Elizabeth Hoyt’tur …
ve Rita Hunter ‘ da bu ödüllü yazar kadar kalemi sağlam ve o derece başaralı bir yazar…
ki en son okuduğum E.H. kitabından çoooook daha iyiydi KALBİN ATEŞİ bilginize!
Başarısını da kurduğu şahane cümlelere, kurguladığı harika ve sevimli karakterlere,
heyecanı ve akıcılığı bitmeyen anlatımına bağlıyorum ben…
yazarın her kitapta daha da iyileşen bir anlatımı ve cümle hoşluğu olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim…
bir de her kitapta birbirini tekrar eden olay, duygu ya da karakter kurgusu yok…
her yeni kitapta kendini geliştirdiği kanaatindeyim…
okuyucuya karakterlerle beraber her duyguyu,her düşünceyi, her olayı yaşatmak her yazarın harcı değil…
Rita bunu kesinlikle çok iyi başarıyor…
ben son derece hissederek ve yaşayarak okudum Kalbin Ateşi’ni…
kendimi sürekli Davina ile beraber ağzımı bozarken, öfkelenirken, üzülürken ve hayalkırıklığı yaşarken buldum…
Davina demişken size biraz ondan bahsetsem iyi olur…
yazarın yazdığı tüm kitaplar içinde benim en favori karakterim oldu…
oldum olası ağzı bozukları kızları sevmişimdir…. Zira yapılan araştırmalar bile ağzı bozukların daha samimi insanlar olduklarını ortaya çıkarmış :P
Davina’da bu durum son derece içi dışı bir ve öfkeli bir mizacı olmasından kaynaklanıyordu…
çok da sadık, sevdiklerine düşkün, cesur ve güçlü bir kadındı…
sevgisi de öfkesi gibi,tutkusu gibi çok yoğundu….
hayatta ki tek akrabası olan kız kardeşine düşkünlüğü onu, kardeşine yapılanların intikamını
almak için yanıp tutuşur bir durumda bıraktı…
zaten gözü kara bir kadın ve tuttuğunu koparma konusunda da çok azimliydi…
derken kendini Stephan gibi , son derece akıllı, stratejik düşünen,
kendini beğenmiş, özgüveni tavan yapmış, muhteşem seviyesinde yakışıklı,
zorlu bir rakip ile karşı karşıya buldu….
ilk kez birbirlerini gördükleri andan itibaren kendilerini
aralarında sürekli cazırdayan bir elektrik,
her an tutuşmaya hazır bir tutku içinde buldular…
kitabı okurken siz de bu sıcaklığı,
aralarında ki cinsel gerilimi hissediyordunuz…
alev alev bir aşktı ;)
özellikle Davina’nın bu sıcak hisleri konusunda ki dürüstlüğü ve
samimiyetini ben çok sevdim…
(ki burada belirtmezsem olmaz yazar bu tutkuyu çok iyi kaleme almış…
her şey tam dozundaydı….)
Davina ve Stephan aşkı bu çekim üzerine ilerledi…
zaten ikisini bir arada tutacak başka bağları da yoktu…
Stephan bir İngiliz asilzadesi iken, Davina İskoç bir koyun tüccarıydı…
o dönemin şartlarında tamamen başka hayatlar yaşıyorlardı…
ve Davina’nın kendini içene soktuğu hafifmeşrep rolünde
Stephan’ın onu bir eş gibi düşünmesi de mümkün değildi…
biraz da kalın kafalı olan Stephan’ın Davina’nın asıl karakterini
anlaması, onu sadece aralarında ki tutku için değil gerçekten sevdiği için bırakamadığını
fark etmesi zaman aldı….
tutkuyla harmanlanmış, bol bol gelgiti olan, hareketin hiç bitmediği,
okuyucuyu bool boool “ahhh!”latan ve dee “vaahhh”latan bir aşk hikayesiydi….
ki ben böyle “sıcak, çoook sıcak, sıcak, daha da sıcak olacak bu geceee!!”
tarzı aşklara da hayranımdır :D
Rita’nın tarzı gereği kadın karakterleri o kadar çok seviyorsunuz ki,
erkek karakterler her ne kadar muhteşemde olsalar,
siz okurken onlara aşık da olsanız yine de favoriniz hatunlar olduğu için
hep bir adım geride kalıyorlar…
kaldı ki ben kitabın sonlarına doğru birkaç yerde
Stephan’ı iyi bir pataklamak istedim(kalın kafalı herif!!)…
vallahi ben de Davina kadar üzüldüm yahu!
ama sadece üzüldüm mü ben bu kitapta? Tabi ki hayır!!!
Davina ve Marie ile Nadine sohbetleri ,
efedime söyleyeyim Davina ve Thomas’ın at arabasındaki tartaklama hadisesi,
Davina ve Sophie ile İsabel diyalogları gibi bir çok sahne bana
booool booool kahkaha attırdı….
unutmadan eklemek isterim kendi başına bir karakter olan eksik kulaklı, kesik kuyruklu kedimiz Luna
okunmaya, sevilmeye değer çılgın bir karakterdi...
ve onun sarı gözleri beni biraz tırsıtmadı desem yalan olur ;)
kitap kapağımızın ilham kaynağı sahneyi de çok beğendiğimi söylemeden geçersem yazık olur…
hele heleee kitabın sonu yok mu o sonu!!!
nasıl mutlu etti beni, ne kadar coşturdu anlatamam…
Ritanın fazladan bir kabiliyeti de çok iyi sonlar yazması…
bu öyle bir sondu ki, aklınızda herhangi bir soru işareti kalmıyordu ve
tamamen sevinç gözyaşları dökeceğiniz kadar da mutlu,şirin,romantikti….
bir de yazarımızın bir mesaj uzaklıkta olması ve benim okurken ona mesajlar atıp
burada çok güldüm, burası çok güzeldi diyebilmem de okuma sürecimi
daha da keyifli bir hale getirdi ;)
şimdi uzun uzun anlattıklarımı buraya kadar okuduysanız vallahi
çok kabiliyetlisiniz ;)
hala bir Rita Hunter kitabı okumadıysanız inanın çok şey kaçırıyorsunuz…
yazar bana neden tarihi aşk romanı sevdiğimi bir kez daha hatırlattı…
içinize ılık ılık sevgi akmasına, aşk dolmasına sebep olan
bu kitabı ve hatta tüm seriyi en kısa zamanda okuyun efendim :D
buradan sonra sevgili Ratacığıma ellerine ve yüreğine, hayal gücü ve kabiliyetine sağlık diyorum…
yeni kitaplarını dört gözle bekliyorum :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder